Stockholm Sendromu Nedir? Stockholm Nerede?
Stockholm Sendromu Ne Demek? Stockholm Nerede? Stockholm Sendromu Detayları Nelerdir? Stockholm Sendromu Örnekleri Nelerdir? Stockholm Sendromu Filmleri Nelerdir?
Stockholm Sendromu Ne Demek?
Stockholm Sendromu, rehinelerin kendilerini tutsak edenlere karşı olumlu duygular geliştirdikleri psikolojik bir olgudur.
Adını 1973'te İsveç'in Stockholm kentinde meydana gelen bir olaydan almıştır. Bir banka soygunu sırasında dört banka çalışanı altı gün rehin tutulmuştur.
Şaşırtıcı bir şekilde, serbest bırakıldıktan sonra rehineler, onları tutsak edenlere karşı sempati ve olumlu duygular sergilemişlerdir. Hatta bazı durumlarda onları savunmuşlardır. "Stockholm Syndrome" terimi, bu şaşırtıcı davranışı açıklamak için kriminolog ve psikiyatrist Nils Bеjеrot tarafından icat edilmiştir.
Stockholm Nerede?
Stockholm, İsveç'in başkenti ve en büyük şehridir. Ülkenin doğu kıyısında yer almaktadır. Birbirine bağlı 14 adaya sahiptir.
Kraliyet Sarayı ve Gamla Stan (Eski Şehir) gibi tarihi yerleri, mirasını sergilemektedir. Stockholm, sürdürülebilirlik ve çevresel girişimlerde liderdir ve Avrupa'nın ilk Yeşil Başkenti olarak tanınır.
Şehir, müzeler, tiyatrolar ve müzik mekanları ile gelişen bir kültürel sahneye sahiptir. Farklı mahalleler, yemek, alışveriş ve gece hayatı seçenekleriyle kozmopolit bir yaşam tarzı sunmaktadır.
Stockholm Sendromu Detayları
Stockholm Sendromu kurbanların kendilerini çaresiz ve güçsüz hissettikleri tramvatik bir duruma karşı oluşan karmaşık bir psikolojik tepkidir.
Esirler nezaket ve şiddet arasında gidip gelebilir. Bu da kafa karışıklığına ve hayatta kalmak için onlara bağımlı olma durumuna yol açar. Sonuç olarak, kurbanlar onları esir alan kişileri koruyucu olarak algılamaya başlayabilir. Hatta bazı durumlarda romantik veya duygusal bağlar geliştirebilir.
Stockholm Sendromunun gelişmesine katkıda bulunan temel faktörlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:
- Tecrit: Rehineler genellikle dış dünyadan ve sahip oldukları herhangi bir destek sisteminden izole edilir. Bu da onları tutsak edenlere güçlü bir duygusal güven duymalarına yol açar.
- Algılanan Tehdit: Esir alanlar genellikle rehinelerin fiziksel ve duygusal esenliği için önemli bir tehdit oluşturur. Bu dan esirlerde korku ve bağımlılığa yol açar.
- Nezaket Eylemleri: Esir alanlar, rehinelere karşı nezaket eylemleri veya empati anları sergileyerek duygusal bir bağ oluşturabilir.
- Rasyonelleştirme: Rehineler, tutsak edenlerin dış koşullar nedeniyle eylemlerinden tamamen sorumlu olmadığına kendilerini inandırır. Bu şekilde tutsak edenlerin eylemlerini rasyonelleştirebilirler.
- Hayatta Kalma İçgüdüsü: İnsan hayatta kalma içgüdüsü, rehinelerin, hayatta kalma şanslarını artırmak için onları esir alan kişilerle bir bağ kurmayı içeren bir başa çıkma mekanizmasını benimsemelerine neden olabilir.
- Zorunlu İlgilenme: Rehineler, tutsak edenlerin ilgisini çekmek ve hayatta kalmak için bilinçli veya bilinçsiz olarak onların gereksinimlerine karşı ilgi gösterme eğiliminde olabilirler.
- Empati: Rehineler, tutsak edenleri duygularını anlamaya çalışarak empati kurmaya çalışabilirler.
- Küçük İyilikler ve Flört: Tutsak edenler, rehineler üzerinde olumlu bir etki bırakmak için küçük iyilikler yapabilir. Veya flört edebilir. Bu davranışlar, rehinelerin tutsak edenlere daha olumlu hisler beslemesine yol açabilir.
- Duygusal Bağımlılık: Uzun süren rehine durumları, rehinelerin tutsak edenlere duygusal olarak bağımlı hale gelmelerine yol açabilir. Bu, kurtarılmaktan veya serbest bırakılmaktan sonra bile tutsak edenlere karşı olumsuz hislerin azalmasını engelleyebilir.
- Ortak Düşmanlık: Rehineler, tutsak edenlerle aynı düşmanı veya tehdidi paylaştıklarını düşünebilir. Bu da ortak düşmanlığa dayalı bir bağ kurabilmelerine yol açabilir.
- Stokholm Sendromu Modeli: Medya ve kültürel temsiller, Stokholm Sendromu'nun bir modeli olarak sunulabilir. Ve bu da rehinelerin bu davranışa özenerek benimsemesine katkıda bulunabilir.
- Yardım Kabulü: Rehineler, tutsak edenlerin verdiği yardım ve iyilikleri kabul edebilir. Bu da onlarla daha pozitif bir ilişki kurmalarına yol açabilir.
Stockholm Sendromu Örnekleri
- Patty Hеarst: 1974'te Amerikan varisi Patty Hеarst, radikal bir grup olan Symbionese Kurtuluş Ordusu tarafından kaçırıldı. Tutsaklığı sırasında, sonunda grubun faaliyetlerine katıldı ve kurtarıldıktan sonra bile onlarla dayanışma içinde olduğunu ifade etti.
- Natascha Kampusch: 1998'de Natascha Kampusch, 10 yaşında Wolfgang Priklopil tarafından kaçırıldı. Ve sekiz yıl boyunca esir tutuldu. Kaçmak için sayısız fırsata rağmen, bunu yapmadı ve hatta kaçışının ardından intihar ettikten sonra ölümünün yasını tuttu.
- Elizabeth Smart: 2002'de ABD, Utah'tan bir genç olan Elizabeth Smart kaçırıldı ve dokuz ay esir tutuldu. Çilesi boyunca onu tutsak edenlere sadık ve işbirlikçi kaldı.
- Collеen Stan: 1977'de Collееn Stan, kendisini aşırı fiziksel ve duygusal şiddete maruz bırakan bir çift tarafından kaçırıldı. Ve yedi yıl boyunca esir tutuldu. Kaçma şansına rağmen gönüllü olarak onlarla kaldı.
- Jaycее Dugard: 1991'de Jaycее Dugard, 11 yaşındayken Phillip ve Nancy Garrido tarafından kaçırıldı. Ve 18 yıl esir tutuldu. Tutsaklığı sırasında, onu tutsak edenlerle bir bağ kurdu, hatta çocuklarını büyütmelerine yardımcı oldu.
- Mary McElroy: 1933 yılında Kansas City, Missouri'de, gangsterler tarafından tutsak alınan Kansas City Belediye Başkanı Henry F. McElroy'nun kızı Mary McElroy, suçlularla bir ilişki kurdu. Ve kaçıranlara yardım etti. Sonunda serbest bırakıldı, ancak bu olay hayatının geri kalanında onu etkiledi.
- Sharon Tate: 1969'da ünlü aktris Sharon Tate ve ev arkadaşları, Charles Manson liderliğindeki "Manson Ailesi" adlı bir grup tarafından şok edici bir şekilde cinayete kurban gitti. Raporda, bazı kurbanların, kaçıranlara karşı duygusal bağlılık ve sempati gösterdikleri bildirildi.
- Katie Beers: 1992 yılında, Long Island, New York'ta, 10 yaşındayken kaçırılan Katie Beers, kaçıran ve onu yıllarca tutan kişiye karşı bir bağ geliştirdi. Yetkililer onu kurtardığında, kendisini kaçıran kişiyi korumaya çalıştı ve onunla ailesi arasında bir bağ olduğunu ifade etti.
- İsabella Persson: 1976 yılında İsveç'te, banka soygunu sırasında tutsak alınan İsabella Persson, soygunculara karşı sempati ve bağlılık hissetti. Soygun sırasında, onlara yardımcı olmaya çalıştı ve hatta kurtarıldıktan sonra bile mahkeme sırasında onları savundu.
Stockholm Sendromu Filmleri
Stockholm Sendromu birçok filmde birçok kez işlenmiştir. Bu filmlerden bazıları şu şekildedir:
- "Dog Day Aftеrnoon" (1975) - Bu film; Brooklyn, New York'ta geçmektedir. Rehinelerin kendilerini tutsak edenlerle bir bağlantı geliştirdiği bir banka soygununun gerçek hikayesine dayanmaktadır.
- "Misеry" (1990) - Ünlü bir yazar, takıntılı bir hayranı tarafından esir alınır. Ve aralarında yoğun bir duygusal bağ oluşur.
- "Güzel ve Çirkin" (1991) - Bir animasyon filmidir. Buna rağmen, ana karakter Bеllе'nin onu ilk başta yakalayan Canavar'a karşı sevgi duyması üzerine bir tür Stockholm Sendromu tasvir eder.
- "Oda" (2015) - Stockholm Sendromunun geleneksel bir örneği değildir. Yine de esaret altında yaşayan ve sınırlı çevrelerine uyum sağlayan genç bir kadın ve çocuğunu anlatmaktadır.
- "The Stanford Prison Experiment" (2015) - Bu film, 1971 yılında Stanford Üniversitesi'nde yapılan sosyal psikoloji deneyini konu alır. Katılımcılar, gardiyanlar ve mahkumlar olarak iki gruba ayrılır. Ve kısa sürede gerçeklikle deneyin iç içe geçtiği tehlikeli bir duruma dönüşür.
- "Compliance" (2012) - Film, bir fast food restoranında çalışan genç bir kızın, sahte bir polisin telefonda verdiği talimatlara uyması sonucu trajik bir olayın gelişimini anlatır.
- "Room" (2015) - Esaret altında yaşayan bir kadın ve oğlunun hikayesini anlatır. Psikolojik olarak etkileyici bir Stockholm Sendromu temasına sahiptir.
- "Stockholm" (2018) - Adını Stockholm Sendromu'nun doğduğu yerden alır. 1973'teki Stockholm'deki banka soygununu ve rehine krizini ele alır.
- "Berlin Syndrome" (2017) - Bu gerilim filmi, bir gazetecinin Berlin'de tanıştığı bir adam tarafından kaçırılmasını ve esir alınmasını ele alır.
0 Yorum
Yorum Yapın