Çağımızın yeni hastalığı kabul edilen anksiyete, farklı yaş aralıklarındaki milyonlarca kişide görülüyor. Peki, anksiyete nedir?
Çağımızın yeni hastalığı kabul edilen anksiyete, farklı yaş aralıklarındaki milyonlarca kişide görülüyor. Anksiyeteye neden olabilen pek çok durumla karşılaşılabiliyor. Peki, anksiyete nedir?
Adı sıklıkla duyulan fakat hakkında net bir fikir sahibi olunamayan anksiyete, kaygı bozukluğu anlamına geliyor. Duygu durumu kontrolünü sağlayamayan ve devamlı kaygılı, stresli ve gergin hisseden kişilerin büyük bir yüzdede anksiyetesi olduğu görülüyor. Anksiyete kendi içerisinde de ayrılıyor. Majör anksiyete, sosyal anksiyete gibi farklı anksiyete tipleri ile karşılaşılabiliyor.
Anksiyete ile ilgili bazı risk faktörleri de bulunuyor. Belli başlı genetik durumlar, travmalar, çevre baskısı, aile yapısı gibi faktörler anksiyete oluşumunda etkili olabiliyor. Belli başlı travmatik olaylar, panik atak gibi durumlar kişiyi tetikleyerek anksiyete oluşumuna neden olabiliyor.
Anksiyete kişinin kendisini aşırı gergin, kaygılı ve boğulmuş hissetmesine neden olabilen bir durum olarak biliniyor. Anksiyeteyi ayırt edebilmek için belli başlı belirtilerin takip edilmesi mümkündür. Peki, bu belirtiler nelerdir?
Anksiyete görülmesi hâlinde kişilerin belli başlı semptomlar göstermesi mümkündür. Anksiyete oluşumu hakkında fikir sahibi olabilmeyi ve net bir tespit yapabilmeyi sağlayan anksiyete belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Anksiyetenin oluşmasının farklı pek çok nedeni olabilmektedir. Tek bir nedeni anksiyete sebebi olarak ele almamız bu nedenle doğru bir değerlendirme olmaz. Anksiyetenin oluşma nedenleri kişiden kişiye dahi farklılıklar göstermektedir. Bu rahatsızlığa neden olan belli başlı faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Anksiyetenin tedavisi için izlenmesi gereken yöntemler kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir. Her insanın psikolojik eşiği ve hastalığının seyri birbirinden farklıdır, bu nedenle kesin bir ilaç tedavisi veya farklı bir tedavi her anksiyetesi olan kişide geçerlidir denilememektedir. Elbette ki psikolojik rahatsızlıklarda öncelikli olan ve büyük önem taşıyan şey kişilerin desteği ve tedaviyi kabul etmeleridir.
İyileşme süreci yalnızca dıştan değil içten de başlayacağı için anksiyete veya farklı bir psikolojik rahatsızlık fark etmeksizin kişilerin tedaviyi kabullenmesi son derece mühimdir. Tedavi denince akla yalnızca ilaç tedavisi geliyor olsa da bu yanlış bir yaklaşımdır. Tedavi olmanın farklı pek çok farklı yolu bulunmaktadır.
Anskiyete tedavisinde uzman görüşüne bağlı olarak ilaç tedavisi uygulanabiliyor olsa da bu tedavinin yanında psikolojik iyileşmeyi ve yenileşmeyi destekleyecek farklı tedavi yöntemlerinin de bulunması gerekir. Anksiyeteye tedavi süreci içerisinde iyi gelebilecek yöntemler arasında;
Anksiyetenin tedavi edildiği süreç içerisinde yukarıdaki maddeleri yerine getirmek son derece önemlidir. Bu yöntemlerin yanı sıra yeni hobiler edinmek, kişisel gelişim programlarına katılmak gibi aktiviteler de kişinin anksiyeteyi yenme sürecinde destekçi olabilmektedir. Anksiyeteyi bu yaz yenmek isteyen fakat ne yapacağını bilemeyen kişiler, Yazın Yapılacaklar Listesi başlıklı blog yazımıza da göz atabilir ve aktiviteler konusunda fikir sahibi olabilir.
Anksiyete sürecini kontrollü bir şekilde sürdürebilmek ve yoğun baskı karşısında kendinizi daha iyi hissedebilmek için yapabileceğiniz belli başlı şeyler bulunmaktadır. Örneğin hareketli bir yaşamı benimsemek ve aktif bir yaşantı sürmek, kişilerin anksiyeteyi yenebilme noktasında yapabilecekleri en etkili şeydir.
Anksiyeteyi yenebilmek için öncelikle uzman bir psikiyatrist ve psikolog ile irtibat kurmak ve tedavi sürecini nasıl yönetmek gerektiğini öğrenmek gerekir. Bunun yanı sıra kişilerin fiziksel belirtiler gösterdiği noktalarda sağlına yeniden kavuşabilmesi için bazı önlemler alması gerekebilir.
Anksiyete bozukluğu için tedavi uygularken kişilerin günlük yaşamda yaptıkları alışkanlıkları bir kenara bırakarak rutinlerini bozmaları da son derece etkili olmaktadır. Anksiyete sürecinde yenilikler zorlayıcı olabilse de zamanında yapılmamış yeniliklerin de anksiyete oluşumunu sağlayan nedenlerden birisi olduğu unutulmamalıdır.
Anksiyete doğru tedavi ve yönlendirmelerle kontrol altına alınabilen bir rahatsızlıktır. Kalıcı demek pek doğru olmasa da tamamen geçici de denilemez. Anksiyetenin kalıcı veya geçici olması kişiye bağlı olmaktadır. Eğer ki tedavi süreci doğru bir şekilde yürütülmediyse veya kişi tedavi süreci sonrası eski kötü alışkanlıklarına ve kalitesiz yaşam düzenine geri döndüyse bu durumda anksiyetenin tekrarlama ihtimali çok yüksektir.
Anksiyeteyi tamamen yenebilmek ve kontrol altına alabilmek için öncelikle içten ve dıştan iyileşmeye açık olmak gerekir. Aksi takdirde bu rahatsızlığın fiziksel belirtiler ve farklı hastalıklara neden olabilme imkanı bulunmaktadır. Ekstrem bir örnek olsa da anksiyetenin zamanla dozajının artması kalp krizi riskine dahi neden olabilmektedir.
Ataklar sırasındaki nefes kesilmeleri ve çarpıntıları da kişilerin kendilerini kalp krizi yaşıyormuş gibi hissettiklerini söyledikleri de bilinen bir durumdur. Anksiyetenin geçmesi kişinin özverisine bağlıdır. Hastalığı tamamen geçirmese de iyileşme sürecinde etkili olabilecek bazı yöntemler bulunmaktadır. Özellikle nefes kontrolü sağlamak amaçlı yapılan egzersizler son derece etkili olabilmektedir.
Sizler için özel hazırlamış olduğumuz Kişisel Gelişim Eğitimleri de tam bu süreçte devreye girmektedir. Siz de bir an önce anksiyeteden kurtulmak ve rahat bir nefes almak istiyorsanız alanında uzman eğitmenlerimiz tarafından verilen eğitimlerimizi alabilirsiniz. Bu noktada size önerebileceğimiz eğitimlerimiz şu şekildedir:
Sizler de vermekte olduğumuz bu eğitimler ve çok daha fazlası arasından tercihte bulunabilir ve anksiyete sürecinizde ilerleme kaydedebilirsiniz. Üstelik eğitimlerin sonunda sertifika talebinde de bulunarak özgeçmişinizde ilerleme kaydetme imkanınız bulunur.
Anksiyete ve depresyon arasında derin bir bağ bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu noktada bakıldığında depresyon ve anksiyete birbirini besleyen rahatsızlıklar olarak öne çıkar. Olumsuz duygular ve stres, depresyonun oluşumunda etkili olmaktadır. Anksiyetenin tamamıyla olumsuz duyguları besliyor olması da depresyonu tetikleyebilmektedir.
Tam tersi durumun yaşanması da mümkündür. Depresyonun anksiyeteyi beslemesi ve oluşumunu sağlaması da görülebilecek bir durumdur. Depresyon ve anksiyete arasında farklar bulunur. Depresyonun durağan ve stabil ilerleyen olumsuz ruh halinin aksine, anksiyetenin ani yükselişleri ve devamlı artan gerginlik hissiyatını beslemesi depresyondan ayrılmasına neden olmaktadır.
Depresyon ve anksiyete hem farklı hem de çok benzer süreçlerdir. Her iki süreçte de profesyonel bir destek alınması kesinlikle gerekmektedir. Hastalığın ilerlememesi ve birbirini beslememesi için kişilerin tedaviyi kabullenerek en kısa sürede aksiyon alması son derece önemlidir.
0 Yorum
Yorum Yapın