30 Ağustos Zafer Bayramı
  • Demir Aylanç
  • 0 Yorum
  • 30 Ağustos 2022
  • 541

30 Ağustos Zafer Bayramı

Türk milletinin en büyük zaferlerinden bir tanesi: 30 Ağustos! Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve bütün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.


Türk milletinin en büyük zaferlerinden bir tanesi: 30 Ağustos! İnsanüstü bir mücadele, inanç ve vatan sevgisi ile kazanılmış bu zaferi kutluyor ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve bütün şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. İnanç ve müthiş bir önderlik ile neler yapılabileceğini dünyaya gösteren Atatürk ve Türk ordusu, her yıl 30 Ağustos'ta zaferini kutladı, kutluyor ve kutlayacak. Zafer Bayramı'mız kutlu olsun!


Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi (26-30 Ağustos 1922)

Sakarya Meydan Muharebesi’nden çıkan Türk ordusu için kamuoyunda ve TBMM’de taarruz için sabırsızlıklar baş göstermişt. Bu gelişmelerle birlikte Mustafa Kemal Paşa, 6 Mart 1922’de Büyük Millet Meclisinin gizli bir toplantısında konuşma düzenledi. Konuşmasında endişe ve huzursuzluk duyanlara “Ordumuzun kararı, taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye biraz daha zaman lazımdır. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür.” demiştir. Bu süreçten sonra Türk ordusu ve Mustafa Kemal bir taraftan endişeleri dindirmiş, bir diğer yandan ise orduyu son zafere taşıyacak Büyük Taarruz'un hazırlıklarını yapmaya başlamıştır. 

1922 yılı Haziran ayının ortalarında Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, tarafından taaruz kararı alınmıştır. Bu taaruzla asıl amaçlanan; düşmanı bitirici, keskin bir meydan savaşı yapmak ve sonuç alacak şekilde mücadeleyi tamamlamaktır. Büyük Taarruz ve bu taarruzun akabinde bir diğer gurur kaynağı Başkomutan Meydan Muharebesi, Türk ordusunun ve milletinin Kurtuluş Savaşı’nın son aşamasını ve mutlak zirvesini oluşturmuştur. Bir savaş ve strateji dehası Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taaruz ile öngörülemeyeni öngören son bitirici adımı atmıştır. 

Batı Anadolu’yu ele geçirme ve  Türk ordusuna karşı savunma planı uygulayan Yunan ordusu; Gemlik Körfezi’nden Bilecik, Eskişehir ve Afyon doğusu ile Menderes Nehri’ni takip eden Ege Denizi’ne dayanan savunma hattını yaklaşık bir yıl boyunca işgal etmiştir. Bu bir yıllık sürede özellikle Eskişehir ve Afyon bölgeleri hem mühimmat hem de birlik miktarı bakımından son derece kuvvetli tutulmuştur.

Bu sırada hazırlanan Türk taarruz planına göre 1. Ordu, 2. Ordu düşman birliklerini saf dışı bırakırken bölgeyi kurtarmak için bitirici hamlesini yapacaktır. Düşmanı tamamen şaşırtma ve çökertme temelli bu savaş stratejisi bölgede başarılı olmuştur. 


26 Ağustos Gecesi: Büyük Taaruz'un Başlangıcı 

Türk ordusu, tüfek ve asker sayısı bakımından Yunan ordusu ile hemen hemen eşdeğer olsa da düşman tüfek, top, uçak ve özellikle motorlu araçlar yönünden üstünlüğe sahipti. Türk ordusunun üstünlüğe sahip olduğu tek araç kılıçlardı. Bir taarruz ve özellikle de takip harekâtında onlarca makineli tüfek ve topun yanında kılıçların pek de bir işe yaramayacağı herkesçe bilinmekteydi. Buna karşın Türk ordusunda ve Mustafa Kemal'de onulmaz bir zafere susamışlık ve inanç vardı. Bu nedenle Mustafa Kemal Paşa, 19 Ağustos 1922’de Ankara’dan Akşehir’e giderek 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı için Büyük Taaruz'un başlangıç emrini vermişti. 


Kocatepe, Afyonkarahisar, 26 Ağustos 1922.

26 Ağustos sabahı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile birlikte Kocatepe'ye geçerek muharebeyi idare edeceği bölgeye yerleşmişti. Büyük Taarruz burada başlamış, topçuların sabah saat 04.30’da taciz ateşi ile fitili ateşlenen hârekat, asıl saat 05.00’te önemli noktalara uygulanan yoğun topçu ateşleri ile desteklenerek büyümüştü. 

Çok geçmeden, sabah 06.00’da ordular Tınaztepe’ye hücum mesafesine yaklaşarak bu bölgedeki tel örgüleri aştı ve Yunan askerini süngü hücumu ile temizleyerek bölgeye giriş yaptı. Bundan sonraki 3 saatlik süreç son derece yoğun ve kritik geçti. Saat 09.00’da Belentepe, daha sonra Kalecik-Sivrisi düşmandan temizlenerek yeniden Türk ordularının eline geçti. 

Müthiş bir hız ve hücum ile süren Taarruzun birinci günü, Büyük Kaleciktepe’den Çiğiltepe’ye kadar on beş kilometrelik bir bölgenin düşmandan temizlenmesi ile tamamlanmıştı. 

Elbette ki Taaruz'un başarısı için bu hamle yeterli değildi. Bu nedenle 27 Ağustos Pazar sabaha karşı gün ağarırken Türk ordusu bütün cephelerde yeniden taarruza geçti. Başlangıç gösteren bu taarruzlar çoğunlukla süngü hücumlarıyla ve insanüstü çabalarla birleşerek zafere katkı sağlamıştı. Bu günün sonunda Afyon kurtuluşun şanlı ve şerefli müjdesi olmuş, Türk ordusunu ve milletini bir mutluluk çevrelemişti. Yine de taaruz devam etmeliydi, bu nedenle Başkomutanlık Karargâhı ile Batı Cephesi Komutanlığı Karargâhı akabinde Afyon’a taşınmıştı. 

28 Ağustos Pazartesi ve 29 Ağustos Salı günleri başarılı geçen taarruz harekâtı, düşmanın nihayet 5. Tümeninin çevrilmesi ile sonuçlanmıştı. 29 Ağustos gecesi artık muharebenin süratli bir şekilde sonlandırılması kararı alınmıştı. Bu kararda düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve çarpışmaya zorlanarak tamamen teslim olmalarını mümkün kılma kararı da alınarak süratli ve düzenli bir şekilde harekete geçilmişti. 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü taarruz harekâtı, Türk ordusunun kesin zaferi ile sonuçlanmıştı. Gerçekleşen Büyük Taarruz’un son safhası,Türk askerî tarihinde Başkomutan Meydan Muharebesi olarak geçmiştir.

30 Ağustos 1922 Başkomutan Meydan Muharebesi sonunda, düşman bertaraf edilerek Yunan ordusunun büyük bir kısmı esir edilmiştir. Bu zafer sonrası Çalköy’de yıkık bir evin avlusu içindeki Gazi Mustafa Kemal Paşa, çekilen Yunan birliklerini takiben bugün dahi tüylerimizi ürperten o tarihî emri vermiştir: “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”


Takip Harekâtı ve Mutlak Zafer

1 Eylül 1922’de Türk ordusu tarafından takip harekâtı başlatılmıştır. Muharebe sonrası kurtulan ve kaçan Yunan birlikleri; İzmir’e, Dikili’ye ve Mudanya’ya doğru kaçmaya başlamıştı. 1 Eylül sonrası Türk ordusu muharebe neticesinde 9 Eylül'de İzmir’e girmiştir. Muharebenin devamındaki ilerlemeler sonrası, nihayet Reşat Bey’de Kadife Kale’ye bayrağımız Türk ordusu tarafından çekilmiştir. 

9 Eylül 1922’de İzmir, 11 Eylül'de Bursa ve 18 Eylül'de ise Batı Anadolu artık düşman işgalinden kurtarılmış ve Türklerin hakimiyetine geçmiştir.  11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Ateşkes Anlaşması sonrasında Doğu Trakya, artık herhangi bir silahlı çatışma olmadan Yunan askerinden arındırılarak bizlere teslim edilmiştir. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması ise Türk bağımsızlığını bütün dünyaya kabul ettirmiştir.

Türk milletinin kalbindeki vatan sevgisinin, inancın, yıkılmaz  iradesinin bir eseri olarak ortaya çıkan Büyük Taaruz Zaferi ile sadece vatan toprakları düşmandan kurtarılmamış, Büyük Önder Atatürk liderliğinde, ulus iradesine ve egemenliğine dayanan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam temelleri atılmış ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiştir.

Büyük Zafer'in üzerinden geçen iki yılın ardından  Mustafa Kemal Paşa, Başkomutan Meydan Muharebesi’ni başlangıçta sevk ve idare ettiği Zafertepe’de  Büyük Zafer’in önemini şu sözlerle ifade etmiştir. “... Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri burada atıldı. Ebedî hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır...”

Mustafa Kemal Atatürk'ün üstün liderliği, ileri görüşlülüğü ve müthiş dehası ile kurulan Cumhuriyet, ulusal egemenliğe dayanan yönetim biçimi olmasının yanı sıra kapsamlı bir aydınlanma ve medenileşme sürecini de başlatmıştır. Cumhuriyet sonrası hayata geçirilen devrimler,  çağdaş bir yaşamın kapılarını açmış; laik ve demokratik Cumhuriyet’e sahip olmanın onuruna böylece erişilmiştir.

Sosyal Medyada Paylaşın

0 Yorum

Yorum Yapın

Yorum yapabilmek için oturum açmanız gerekmektedir.